30 Temmuz 2012 Pazartesi

...

Yıldızlar


"Hiç, bir yıldızdan bir şey dilediğin oldu mu ? " dedi Asım sigarasını tablaya bırakırken.

Nereden çıkmıştı durup dururken bu soru ? Bir balkon sefasında iki adam niçin yıldızlardan konuşurdu ki? Üstelik işinin yıldızlara kalması bir adam için acı verici değil miydi ? Sanırım gece yalnız sokakları değil sevinçleri de karartıyordu. Hep böyle zamanlarda dillenen  bu sualler yine en çok bu vakitlerde cevap buluyor olmalıydı. En azından benim tarafımdan.

"Hemen her gece. " dedim. "Ama benim için kayma zahmetine pek azı katlanır. Onlar da ayak sürüyor olmalı ki hâla kederli bir adamım."

Sigarasından son bir nefes daha alıp tablaya bastı.

"Belki de doğru yıldızı bulmayı bilmiyorsundur. Belki de sen de herkes gibi en parlak olanından umuyorsun dileklerini. En iyisi kaysın istiyorsun uğruna. Kuşkusuz onu da sabırla beklemiyordursun ya, neyse .. "

Bahsettiği gerçekten yıldızlar mıydı bilemedim. Kesinlik getirebilmek için "Anlayamadım." diyerek devam etmesini bekledim.

Sokakları menziline almış bakışlarını bana doğrulttu. Boş ve manasızca bir bakıştı bu. O an bir duvardan farksız olmalıyım diye geçirdim içimden. Son cümlesindeki hüzün ve sitem yerini bir nebze asabiyete bırakmıştı. Sesi biraz daha gürleşti ama kelimeleri hâla hantal bir şekilde anlatmaya başladı.

"Gökyüzünde binlerce yıldız var ve her biri muhakkak yitecek semadan. Ama bunun bir anlamı olmalı. Bir sahibi anlayabiliyor musun ? Binlercesinden birini seçiyorsunuz dilediğinizi onda bulabilmek umuduyla. Derken "Bir başkası varken neden bu ?" sorusuna aldanıp diğerine çeviriyorsunuz gözlerinizi. Sonra diğerine ve bir başkasına. Oysa baktığın için değil beklediğin için teslim eder o yıldız kendini sana. Dilekler ise o sabrın mükafatıdır Tanrı'dan insanlara. Ama siz beklemiyorsunuz. Bütün yıldızları sahiplenip bütün yıldızları sahipsiz bırakıyorsunuz. Üstelik çoğu başkasınınken. "

Şüphesiz yıldız diye bahsettiği kadınlardı Asım'ın. Ama birden kusarcasına  haykırması bütün bu sözleri beni hayrete düşürmüştüı. İşlenen bir günahın bedelini ister gibiydi benden. Afallamıştım. Yine de  haklıydı. Kadınları beklemiyorduk. Onlar için çaba sarf etmiyorduk. Nasıl olsa bir başkası kendi ayağıyla gelecekmiş gibi aptal bir fikrin içerisindeydik. Bütün bunlar olurken de yalnızlığımızdan dem vuruyorduk. Bencildik. Ama bunu Asım'ın dillendirmesi ayrı bir acizlik getirmişti.

"Anlayamayacaksınız." dedi çıkarken kapıdan ve yalpalayarak odasına doğru yol aldı.


                                                                                                                           Murat TELCİ