Hiç beklemediğim bir anda,
mesela tam ışığı kapatmış yatağıma doğru yavaşça ilerlerken gelsin. Terasa
açılan kapıda bir gölge olsun önce, sonra kendisi görünsün. Şekli şemali
hakkında kafamda hiçbir şey belirmiyor. Tek gereken beni alıp bambaşka
bir dünyaya götürebilecek bir kahraman olması. Uçabilen, ışınlanabilen,
kurşungeçirmez, eli yüzü düzgün, güvenilir, anlayışlı ve sadakatli ve aşık.
Ya da tamam, biraz daha gerçekçi olabilirim.
Yolda, tam karşıdan karşıya dalgın bir şekilde geçerken bana çarpmak üzere olan
arabadan kurtasın beni, korku ve şaşkınlık dolu baktığımda ona huzur dolayım
birden, kahraman olsun. Uçabilen, kurşun geçirmez, eli yüzü düzgün, güvenilir
ve aşık.
Mümkün olabilmesi için daha azıyla
yetinebilmeliyim. Gün ışığında, yolda yürürken hiç beklemediğim bir anda çıksın
karşıma. Zaten görür görmez fark edeyim ondaki farkı ve elimden tutup bambaşka
bir dünyaya götürsün beni, yine bir kahraman olsun. Eli yüzü düzgün, güvenilir
ve aşık.
Daha gerçekçi mi olması gerek? Bir arkadaş
ortamında karşıma çıksın, tanıştırıldığımızda ve sohbet etmeye başladığımızda
birbirimizin gözlerine bakıp farklı olduğumuzu hissedelim. Sadece gözlerime
bakarak bambaşka bir dünyaya götürsün beni, mecazi anlamda, kahraman olsun.
Güvenilir ve aşık.
Peki, peki. Nasıl
tanıştığımızın önemi yok, yeter ki çıksın karşıma ve zaten aşk güvenilirliği de
getiriyor yanında, sadece aşık olalım.
Yine de düşününce,
sadeleştirmek işe yaramadı, ilk paragraftaki kadar imkansız geliyor son
cümleler.