13 Ağustos 2012 Pazartesi

Aşık.


Hiç beklemediğim bir anda, mesela tam ışığı kapatmış yatağıma doğru yavaşça ilerlerken gelsin. Terasa açılan kapıda bir gölge olsun önce, sonra kendisi görünsün. Şekli şemali hakkında kafamda hiçbir şey belirmiyor. Tek gereken beni alıp bambaşka bir dünyaya götürebilecek bir kahraman olması. Uçabilen, ışınlanabilen, kurşungeçirmez, eli yüzü düzgün, güvenilir, anlayışlı ve sadakatli ve aşık.

  Ya da tamam, biraz daha gerçekçi olabilirim. Yolda, tam karşıdan karşıya dalgın bir şekilde geçerken bana çarpmak üzere olan arabadan kurtasın beni, korku ve şaşkınlık dolu baktığımda ona huzur dolayım birden, kahraman olsun. Uçabilen, kurşun geçirmez, eli yüzü düzgün, güvenilir ve aşık.

  Mümkün olabilmesi için daha azıyla yetinebilmeliyim. Gün ışığında, yolda yürürken hiç beklemediğim bir anda çıksın karşıma. Zaten görür görmez fark edeyim ondaki farkı ve elimden tutup bambaşka bir dünyaya götürsün beni, yine bir kahraman olsun. Eli yüzü düzgün, güvenilir ve aşık.

  Daha gerçekçi mi olması gerek? Bir arkadaş ortamında karşıma çıksın, tanıştırıldığımızda ve sohbet etmeye başladığımızda birbirimizin gözlerine bakıp farklı olduğumuzu hissedelim. Sadece gözlerime bakarak bambaşka bir dünyaya götürsün beni, mecazi anlamda, kahraman olsun. Güvenilir ve aşık.

  Peki, peki. Nasıl tanıştığımızın önemi yok, yeter ki çıksın karşıma ve zaten aşk güvenilirliği de getiriyor yanında, sadece aşık olalım.

  Yine de düşününce, sadeleştirmek işe yaramadı, ilk paragraftaki kadar imkansız geliyor son cümleler.